Faiz Ahmed FAİZ



KONUŞ
Konuş, dudakların özgürdür senin.
Konuş, bu senin kendi dilin.
Konuş, bu senin kendi gövden.
Konuş, yaşamın hâlâ senindir.

Anla, demircinin tezgâhında nasıl
Ateş tutuşturur çılgınca, demir korlaşırsa;
Kilitleri açar onların çenesi,
Ve her zincir kırılır artık.

Konuş, bu kısa zaman yeterince uzundur
Gövdenin ve dilin ölümünden önce:
Konuş, çünkü gerçek henüz ölü değil,
Konuş, konuş, ne söyleyeceksen söylemelisin.


Faiz Ahmed FAİZ

Çeviri : Tuğrul Asi BALKAR
---------------------------------------------------

İKİ CİHANDA DA YİTİRİYOR AŞKINI
İki cihanda da yitiriyor aşkını, işte böyle
Terk ediyor gecenin hüznü ardından, işte böyle

Meyhanedeki kadehler can sıkıntısıyla dolu şimdi
Baharın her günü yüzü asık, ayrıldığından beri

Yok yere günah işledi. Yazık! yalnızca dört günde
Öğrendi biraz cesaretin anlamını, işte budur yıkılmazlık

Sevdiğinden daha ayartıcıydı anılar, dünya durdu
Anılarının yatağında, şimdi canlı bir elemdir çektiği

Farkında olmadan sevdiceği bugün gülümsedi ya, Faiz der ki
Söz etme sakın bu karışıklıktan, çünkü dingindir şimdi yüreği.

Faiz Ahmed FAİZ

Çeviri : Tuğrul Asi BALKAR

-----------------------------------------------------

HAPİSHANEDE BİR AKŞAMÜSTÜ
Adım adım iniyor gece
Takımyıldızların salınan merdivenlerinden;
Yakın, şefkatle fısıldayan bir ses gibi yakın
Esiyor hafif bir rüzgâr;
Avludaki ağaçlar,
Boynu bükük mahkûmlar,
Kayboluyor rüzgârın fırıl fırıl eteğinde.

Ay ışığının ince parmakları merhametle
Işıldıyor çatının tepesinde;
Toza karıştı yıldızların avizesi.
Göğün mavisi akkorlaştı.
Kurşuni gölgeler kaplıyor yeşil kuytuları
Tereddüt içinde hasretin
Acıyla girdaplanışı gibi beyinde.

Bir düşünce dolanıp duruyor yüreğimde-
Öyle bir bengi sudur ki hayat bu anda
Ona zehirlerini katan tiranlar
Ne bugün ne yarın, asla kazamayacaklar.
Ne çıkar aşkın taht odasını aydınlatan
Mumu söndürseler de? Güçlüyseler
Ayı söndürsünler, görelim hele.



Faiz Ahmed FAİZ

Çeviri : Halil KÖKSAL

Hiç yorum yok: